Bence bu konuya öncelikle “biz kimiz, nasıl bir insan ve nasıl bir arkadaşız” sorusuyla başlamamız gerekiyor. Kendimden örnek vermek gerekirse; ben iyi bir dost olduğumu düşünüyorum. Neden mi? Bir arkadaşımın bana verdiği sırrı hiç kimseye söylemem. Ne zaman birinin bana ihtiyacı olsa yanında olurum, hem fiziken hem manevi olarak. Problem olması durumunda, arkadaşım içinden çıkamıyorsa o sorun artık benim de sorunum haline gelir ve nasıl çözebileceğim hakkında düşünürüm. Tavsiye veririm ama asla kendim uygulayamam ki bu da benim için bir sorun aslında. Hem iyi gün hem de kötü gün dostuyum. Kötü gün dostu olmak önemlidir evet ama bir o kadar da iyi gününde yanında olabilmek de önemlidir. “Arkadaşınızın dostunuz olup olmadığını anlamak için aldığınız güzel bir haberi söyleyin ve nasıl tepki verdiğine bakın. Eğer üzülürse ama sevinmiş gibi yaparsa bunu gözlerinden anlayabilirsiniz çünkü gözler kalbin aynasıdır ve o kişi ise gerçek dostunuz değildir. Eğer en az sizin kadar veya sizden bile daha çok mutlu olduysa, ki bunu yine gözlerinden okuyabilirsiniz, işte bingo! O sizin gerçek dostunuzdur.” Benim en yakınım dediğim bir kız dostum vardı. Dostum sandığım demek daha iyi olur. Aramızda çok yaşanmışlıklar geçti, çok olaylar oldu ve muhtemelen artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Ama bir gün, hiç unutmam, staja kabul edildiğim haberini söylemiştim. O gün o kadar sevindi ve o kadar içtendi ki, o gün dost kavramını daha iyi anladım. Bu arada o gün üç kişiydik. Diğer kişi o kadar mutlu olmadı. Aslında onun o gün güzel bir haber almamış olması bile yeterliydi. Ama şunu unutmayın ki sevinen kişi de almamıştı ☺ Tabiki ikisinin aynı oranlarda sevinmemiş olması yüzünden varmadım bu kanıya. Sadece o an inanın ki hissediyorsunuz. Ve bu bana çok güzel bir “farkına varma” anı yaratmıştı. İkisinin farklı tepkileri benim kafamda tam olarak oturmuştu. Dost olabilmek çok basit gözükür. Ama asıl basit olan arkadaş olmaktır. Sadece selamlaştığın biriyle de arkadaşsındır. Ama sırlarını paylaştığın kişi dostundur. Paylaşabildiğin, güvendiğin ve inandığın kişi. Dost kavramı çok basit gözükse de bence çok komplikedir. Açıkçası dostların bir elin beş parmağını geçmemelidir. Örneğin benim tam şu an sanırım dost diyebileceğim sadece 2 kişi var. Koskoca hayatımda sadece 2 kişi, evet. Hayatta her noktaya hak edilerek gelinmesinin doğru olduğunu düşünürüm. Bu da aynen öyle bir konu. Tanıştığın ilk günden birine dostum dememeliyiz. Ki bu benim en çok yaptığım hatalardan biridir. Tanışırım ve çoğu kişiye anında “Çok iyi biri, çok temiz kalpli, çok iyi bir arkadaş.” Derim. Ama bu yapabileceğiniz en büyük hatalardan biridir. O size o an o yanını gösteriyor olabilir ama sonrasında ortaya çıkacak gerçek kişiliği ve karakteri aslında her şeyin belirleyicisi olacaktır. İlk baştan sorduğum soruya geri dönecek olursak, herkes ilk önce kendisine dönüp bakmalıdır dost ararken. Ben nasıl bir insanım ve nasıl bir arkadaşım diye. Eğer en başından sizin karakterinizde problemler varsa, kötü bir dost olduğunuzu düşünüyorsanız başkalarından size karşı çok iyi bir dost olabilmesini beklememelisiniz. Herkes ektiğini biçer. Herkes birbirine nasıl davranıyorsa o şekilde bir geri dönüt alır. Bunun böyle olması gerektiğine ne kadar inansam da, gördüklerim genelde farklı oluyor. Kime temiz kalbimle yaklaşsam, eline alıp kırıp geri veriyor bana. En azından ben böyle hissediyorum. Fakat kim kalp kırıyorsa onun yanındaki insan sayısı fazla oluyor. Dikkat edersiniz ki yanındaki insan sayısı fazla oluyor dedim. Çünkü ben o kişinin yanındakilerin gerçek dostları olduklarına inanmıyorum. Tamamen çıkar ilişkisi olduğunu düşünüyorum. Aldım verdim hesabı. Seni kullanıyorsam, e sende beni kullanıyorsan biz dostuz gibi. Kafalarda böyle kurgulanıyor olsa da bu ilişkinin tamamen sahte olduğu konusu beni düşündürtüyor sürekli. Peki gerçek dost kimdir? Her ne olursa olsun, şartlar nasıl diye farketmeksizin her anında yanında olabilen kişi, mutluluğuna ortak olacak, hüznüne yandaş
olacak kişi, sırrını kilitli bir sandıkta saklarcasına tutacak kişi, belirli konularda ve ihtiyacın olan durumlarda sana olan desteğini esirgemeyecek her daim yanında yer alacak kişi, sana dürüst düşüncelerini dile getirecek kişi, tavsiye alışverişi yapabileceğin ve seni hüsrana uğratmayacak kişi, bile isteye üzüp kırmayacak o kişi senin gerçek dostundur. Bunlardan yola çıkarak kendime şunu söyleyebilirim ki, evet, ben iyi bir dostum. Fakat maalesef insanlar fazla acımasız. Kırıp atarlar. Yıkıp dökerler. Kötü anını fırsat bilirler. Bu yüzden bence en doğrusu birine fazla güvenmeden dost dememek. Gerçekten iyi tanıdığını düşünmeden, dostun olarak görmemek. Dost kavramı ağırdır. Taşıyabilene ne mutlu. Taşıtabilene ne mutlu...
Yorumlar